Son zamanlarda evlilik ve çift sorunları alanında yardım başvurular artıyor. “Tatmin edici, yakın bir ilişki” kuramamak ve “anlaşılamamak” ise en sık karşılaşılan sorunlar olarak karşımıza çıkıyor.
Çift/Evlilik ilişkisi birçok boyutları olan duygusal bir bağdır. İki farklı aile yapısı, ayrı kültürel değerler ve değişik bakış açıları ile birbirinden farklı arka planları paylaşan bireyler genellikle gerçek bireysel yaklaşımlara değil de, birbirlerini anlatırken kullandıkları kavramsal yakıştırmalara ve elbette kafalarında oluşturdukları karaktere inanmaya başlıyorlar. Böylece anlık coşkular ile atılan adımlar bir süre sonra yerini çatışma ve anlaşmazlıklara bırakıyor. Bu gerçekle yüzleşen çiftler evliliği ya da birlikteliği sona erdiren tavırlar sergiliyor.
Günümüzün gittikçe bireyselleşen yaşamında insanlar genel olarak kendi istek ve “iyi-durumda” olma arzularını, karşısındakinin düşünce ve hislerinin önünde tutmakta ve ben-merkezli tavırlar göstermektedir. Kişinin empati kurmaya gayret bile etmeden her durumu kendi penceresinden bencil bir şekilde değerlendirmesi de iletişim sorunlarının başlıca sebebi olmaktadır.
Uyumsuzluk ve çatışma düzlemi yaratan bu tavırlar ise genelde karşıdakinin ötekileştirilmesi, ilişkiye yabancılaşma ve yeni insanlara yönelerek bu kez her şeyin daha farklı biçimde ilerleyeceği yanılgısını ortaya çıkarmaktadır.
Dünyada 1960-70 yılları arasında işlenmeye başlayan ve Amerika’da Virginia Satir ve Murray Bowen gibi öncü psikoterapistlerin başlattıkları Aile ve Evlilik Terapisi, halen Türkiye’de gereken ilgiyi görmese de son yıllarda ilişkilere olan bakış açısı ve genç neslin adımlarını doğru atma isteği Aile ve Evlilik Terapisi’ne olan önyargıları kırmaya başlamıştır.
Çift ve Aile Terapisi’nde incelenen bireylerin kendileri değil, ortak yaşamlarındaki sergiledikleri davranışlarıdır. Aralarındaki iletişimi doğru yönetemeyen bireylerin, birbirlerine anlayışla yaklaşarak sağlıklı bir ilişki oluşturabilmelerinin anahtarı olarak Çift ve Aile Terapisi gerçek bir hazinedir. Ortak bir yaşamı paylaşma çabası olan insanların hem kendi tavırlarını hem de karşılarındakinin duygularını çözümleyebilmeleri için, üçüncü bir gözün tarafsızca iki birey üzerine olan gözlemlerini paylaşması ve daha da önemlisi iki kişinin birbirini yönetmesini engelleyerek, karşılıklı anlayışla ilişkilerine odaklanmalarını sağlaması ilişkinin kurtulması için elzemdir.
Her ilişkinin kendine özgü dinamikleri içinde Çift ve Aile Danışmanı sabit bir yaklaşımdan ziyade, o ilişki için uygun olan bakış açısını kullanır.
Peki, siz partnerinizi gerçekten tanıyor musunuz, yoksa kafanızda yarattığınız bir hayale mi tutunmuş durumdasınız? Ya da kafanızda tam anlamıyla yerini bulamamış bir şeyler var ve artık ilişkinizden şüphe mi duyuyorsunuz? Bunlar sadece sizin kuruntularınız mı, yoksa partneriniz de benzer kaygılar taşımakta mı?
Davranışlarınız hakkında yeni bir bakış sağlayacak ve ilişkinizi daha mutlu ve sağlıklı bir zemine taşımanıza yardımcı olacak seanslara neden şimdi başlamayasınız? İlişkinizin değerine neden değer katmayasınız ve partnerinizin gözünden kendinizi ve ilişkinizi görmeyesiniz?
