Psikolojik Film Analizi

Psikolojik Film Analizi – Dedemin İnsanları

Dedemin İnsanları mübadele ile zorunlu göç eden bir ailenin 3 kuşak üzerindeki etkisini çok güzel işleyen bir film.

Girit adasından İzmir’in bir kasabasında zorunlu göç eden bir ailenin yaşadıkları 10 yaşındaki üçüncü kuşak Ozan karakterinin gözünden anlatılıyor. Ozan’ın dedesi tanınan, saygı duyan bir esnaftır. Dedesi ailesi ile Girit’ten göçmüş, bu zorlu göç esnasında evini, anılarını, fotoğraflarını geride bırakmış, zorlu göç koşulları nedeniyle henüz bebek olan erkek kardeşini yolda kaybetmiştir. Filmin ortalarında nedenini açıkladığı ama kasabadakilerin ona Yunan gavuru, yada yunan casusu demesine neden olan bir alışkınlığı vardır. Şişelerin içine yunanca bir şeyler yazıp denize bırakmaktadır. Bu davranışı Ozan’ı sinirlendirmekte zaman zaman bu şişeleri alıp kırmaktadır. Ozan çevrelerindeki birçok kişi tarafından “Gavur” olarak görülmelerini, arkalarından konuşmalarını gururuna yedirememekte, ailesinin göçmen kimliğine karşı abartılı tepkiler vermekte ve arkadaşları arasında kabul görme isteğiyle, gayrimüslimlerin evlerinin camları taşlayarak indirmekte ve ailesine karşı asi bir duruş sergilemektedir. Öfkeli ve yaramaz tavırları ise ailesini zora sokmaktadır. Ailesi akşamlarını kendilerine daha yakın hissettikleri göçmen aileler ile geçirerek, geleneklerini yaşatmaya çalışıp eski günlerini yad ettikçe, Ozan sinirlenmekte, “Biz Türk’üz, gavur değiliz” diye tepki vermektedir. Filmin diğer ana karakteri olan, Ozan’ın hem kızıp hem derin bir hayranlık duyduğu dedesi Mehmet bey, Ozan’a geçmişte yaşadıkları anlaması için çabalıyor, bazen hoşgörülü bazen cezalandırıcı olarak davranmakla birlikte, Ozan’ın açısından da bakmaya çalışarak, arkadaşları içinde kabul görmesi için yöntemler deniyor. Bir sahnede tüm arkadaşlarını denize götürüyor, kaynaşmalarını sağlıyor. 12 Eylül darbesi ile ailenin hayatında dönüm noktası oluyor. Belediye Başkan yardımcısı olan babası bu süreçte önce uzun sorgulama dönemlerinden geçiyor. Ailenin korku ile geçirdiği bu süreçten sonra yeni gelen Belediye Başkan’ı ile değerler ve inançlarda çatışmalar yaşayan Ozan’ın babası içki sorunu yaşayarak eve sarhoş ve geç gelmeye başlıyor. Sonrasında da işten atılıyor ve haksızlığa uğrayarak hakkında hakaret ve zimmet davaları açılıyor. Ozan’ın annesi bu dönemde çok zorlansa da başa çıkabiliyor ancak Ozan’ın dedesi ailenin yaşadıklarına, toplum içindeki itibar kaybına dayanamayarak şaşırtıcı bir zayıflık göstererek, intihar ediyor. Dedesinin intiharı Ozan’ı iyice olgunlaşma dönemine sokuyor. Filmin başında genç haliyle başlayan film, yine Ozan’ın o genç haliyle Girit topraklarına giderek köklerini araması ile son buluyor. Ozan dedesinin çocukken ayrıldığı evi buluyor, orada yaşayan kadın ile masada yemek yiyor, dedesinin bahsettiği tavernadan gelen müzikle mutlu oluyor, dedesinin çocukluk resimleri kadın tarafından Ozan’a verildiğinde çok duygulanıyor ve seviniyor.

Sonunda ise, Ege-Girit arasındaki sularda intihar eden dedesine, yine aynı onun yaptığı gibi şişe içine not koyarak denize bırakıyor.

Filmin psikolojik analizi

Filmdeki ailenin birinci kuşağı mübadele ile göç etmiş bir aile olduğu için, göç, göçmen olmak, her iki toprakta da yabancı olmak, (bir tarafta Yunan Gavuru, diğer tarafta Türk tohumu olarak adlandırılıyor) kabul görmemek, ayrılık, kopuş, ölüm, kayıp, gelenekleri korumaya çalışma, değişime uyum sağlamaya çalışma gibi birçok zorlayıcı durumla başa çıkmaya çalışmaktadır. Tüm bu durumlar içinde de Ozan sorunlu bir çocuk olmuş ve ailesine karşı asi bir duruş geliştirmiştir. Bu durum kuşaklar arası aktarımın bugüne olan etkisidir. Bowen aile terapisindeki “Geçmiş, şu anda aktiftir.” vurgusu travmatik bir göç ile kuşaklar arası büyük kayıplar yaşamış ailenin de yaşantısında gözlenmektedir. Özellikle Ozan hem kimlikler arası çatışma nedeniyle hem de arkadaşları arasında kabul görme isteğiyle asi davranışlar sergilemektedir. Ailesi Ozan’ın davranışlarına karşı bazen yapıcı konuşmalar, bazen ceza yöntemleri ile çözüm bulmaya çalışmaktadır. Aile hem kendi içinde hem de çevresiyle ilişkileri güçlü olduğu için bu durumlarla daha kolay başa çıkmaktadır. (Mesela komşularla akşam yemeğinde sık sık bir araya gelmekte, ya da Ozan’ı tek başına plaj sahibinin gözetiminde denize gönderebilmektedir. Aile içindeki sınırlar ailenin dağılmaması için önemlidir. Bu ailenin de sınırları vardır. Ozan’a denize gitmek istediğinde izin verilse de dönüş saati konusunda sınır konulmaktadır.

Filmde Ozan’ın dedesinin koparıldığı topraklara tek başına ailesinden ayrılarak gitmesi farklılaştığını ve bağımsızlaştığını göstermektedir. Genç bir erişkin olarak evden ayrılması, kendi ilişkilerini geliştirmesi ve ailesinin Girit’e dönen ilk bireyi olması ve ailesinin de bu farklılaşmaya izin vermesi çok olumlu noktalardır.

Diğer taraftan, Ozan’ın göçmen dedesinin küçükken yaşamış olduğu Giritteki eve geri dönmesi, oradaki anılarını canlandırması, dedesinin yaşamı boyunca yaptığı gibi ancak bu kez Giritten bir not yazıp şişenin içine koyarak hem Ege’ye hem denizde kaybettiği dedesine göndermesi bir özdeşim kurma (içe alma) kavramına dikkat çekiyor. Özdeşim kurma kavramı psikanalik teoride, bireyin gelişim süreci içinde beğendiği ya da etkisi altında kaldığı bir modelin davranışlarını örnek alarak kendi davranış dağarcığına katması olarak tanımlanır.

Bunun yanı sıra Girit’de dedesinin evinde yaşayan kadın tarafından ona verilen dedesinin çocukluk resimlerini gördüğü anki aşırı duygulanması ve sevinmesi aslında bir parçasını içine aldığı dedesinin tepkisidir de.

Filmde Ozan’ın ailesi sadece göç değil, 1974 Kıbrıs harekatı, 12 Eylül darbesi, Ozan’ın babasının işten atılması sonucunda hakkında açılan davalar ve son olarak da dedesinin intiharı gibi birçok travmatik olay yaşamıştır. Ozan’ın babasının sarhoş geldiği dönemlerde Ozan’ın annesinin tepkileri babasının toparlanmasını sağlanmıştır.

Ozan’ın ailesi hem birbirine karşı sevgi dolu hem de kendi ayakları üzerinde durabilen bir ailedir. Bu sebeple yaşadıkları onca güçlük onları sınasa da, babası bir dönem içki problemine düşmüş olsa da onların bir arada durmalarını ve dağılmamalarını sağlamıştır.

Filmin en çarpıcı ve aileyi en çok sarsan olaylardan biri olan dedenin intiharında ise, yas döneminde en etkili faktör olan sosyal desteğin ailesinin çevresi tarafından sağlandığı görülmüştür. Mahalledeki herkes ailenin yanında olarak onların bu yas sürecini daha kolay atlatmalarına yardımcı olmuştur. Bu da bana göre Ozan’ın kabul görme ihtiyacını karşılamış, algısını değiştirmiş ve filmin sonunda izlediğimiz kendine güvenli, sağlıklı bir şekilde ailesinden farklılaşan, özgüveni yüksek bir bireye dönüşmesindeki etkenlerden biri olmuştur.